Neşet Ertaş’ın ailesi, 23 Aralık tarihinde gösterime girecek olan ‘Garip Bülbül Neşet Ertaş’ sinemasına bir kere daha itiraz etti. Avukatları aracılığıyla bir açıklama yapan aile “Yapımcı sinemanın 23 Aralık tarihinde gösterime girmesinde ısrar ederek devam eden davaları ve hukuk sistemini etkisiz bırakmaya çalışmaktadır”dedi.
İŞTE AİLENİN AÇIKLAMASI:
Kamuoyu/Basın Duyurumuzdur…
Neşet Ertaş’ın ve ailesinin isteği olmamasına karşın çekilen ve Neşet Ertaş’ın özel hayatının, aile fertlerinin yer aldığı sinema; devam eden üç davaya karşın hukuka, etik ve meslek prensiplerine muhalif biçimde vizyona sokulmak istenmektedir. Üretimci sinemanın 23 Aralık tarihinde gösterime girmesinde ısrar ederek devam eden davaları ve hukuk sistemini etkisiz bırakmaya çalışmaktadır.
Bu sebeple üretimci tarafından gizlenen birtakım gerçekleri kamuoyuna bildirmek zaruriliği doğmuştur.
Yapımcı, 2019 yılından itibaren çeşitli ortacılar vasıtasıyla sinema yapma talebini aileye iletmiş, aile ise sinemaya hem babaları Neşet Ertaş’ın hem de kendilerinin isteklerinin bulunmadığını söyleyerek teklifleri reddetmiştir. Buna rağmen kapıdan giremeyen üretimci bacadan girmeye çalışmış ve bu defa Neşet Ertaş’ın ve ailesinin iradesini bilmesine karşın kitaplar üzerinden
filmi çekmeye çalışmış, nihayet Erol Parlak’la iş birliği yapma yolunu seçmiştir. Bu noktada Erol Parlak da aileye haber bile vermeksizin kitabını satmıştır. Ailenin sinema teklifini reddetmenin dışında yapımcıyla rastgele bir görüşmesi olmamıştır. Bugün her ne kadar yıpratılmak için Ailenin yapımcıyla pazarlık ettiği ve anlaşamadığı ima ediliyorsa da kelam konusu beyanlar büsbütün gerçek dışı iftiralardan ibarettir.
Öncelikle belirtelim ki sinemanın vizyona girebilmesi için yasal olarak mecburî olan kayıt tescil süreçleri yapılmamış, hasebiyle halihazırda yasal müsaadeler alınmamıştır.
Filmde ve sinemanın paylaşılan fragmanlarında Neşet Ertaş’ın yapıtlarının kullanılması için alınmış rastgele bir müsaade yoktur. Bu hususta, Fikir ve Sanat Yapıtları Kanununa nazaran mutlak hak sahibi olan aileden ve Kalan Müzik’ten müsaade alınmamıştır.
Filmde yalnızca Neşet Ertaş’a değil, birebir vakitte istekleri olmadığını defaatle bildirmiş olmalarına karşın Neşet Ertaş’ın aile fertlerine de karakter olarak yer verilmekte, bu bireyler sinemanın fragmanlarında ve yayımlanan fotoğraflarında paylaşılmaktadır. Bu durum tıpkı vakitte davadaki kapalılık kararına da alışılmamış olup, Neşet Ertaş ailesi Leyla, Döne Hüseyin
ve Canan Ertaş’ın Anayasa ve maddelerle korunan kişilik haklarına tecavüz mahiyetindedir. Ayrıyeten Neşet Ertaş’ın kız kardeşi Nadiye Ertuğrul’un kendisinin ve ağabeyi Merhum Necati Ertaş’ın varislerinin de istekleri olmayıp, onların kişilik haklarına da tecavüz edilmektedir.
Filme ait fragman ve fotoğraf paylaşımlarına bakıldığında biyografi yapıtı ismi altında olamayacak pek çok gerçek dışılığın, birçok saçmalığın izleyiciye aktarıldığı görülmektedir.
Örneğin: Neşet Ertaş’ın sahnede yere yuvarlandığı büsbütün gerçeğe alışılmamış olup onun yaşadığı bir sıhhat sorunun gişe tasasıyla ajite edilmesinden ibarettir. Keza Neşet Ertaş’ın evlatlarının Almanya’ya Dr. Mehmet Ali Altın tarafından götürülmesi sahnesi de gerçek dışıdır. Çünkü Müvekkiller Almanya’ya farklı vakitlerde, yanlarında Dr. Mehmet Ali Altın
olmaksızın gitmiş olup Dr. Mehmet Ali Altın’ı hayatlarında görmüş bile değillerdir. Sinemada böylesine kolay gerçekler bile olduğundan farklı aktarılmaktadır. İkişer dakikalık fragmanlarında dahi böylesine yanlış bilgiler bulunan sinemanın öteki sahnelerinde neler olduğunu düşünmek bile istemiyoruz.
Mahkemeler tarafından yapımcıya aralıklarla, 5 sefer kesin müddet verilerek senaryonun ibrazı istendiği halde, senaryo Mahkemelere ibraz edilmemiş, senaryo ve sinema mahkemeden kaçırılmıştır. Üretimci Mustafa Uslu ve temsilcileri çekimleri çoktan biten, fragmanları yayınlanan sinemanın senaryosunun hala yazılmakta olduğu üzere akıl almaz beyanları
mahkemelere söyleyecek kadar da cüretkârdır.
Filme destek teşkil ettiği söylenen kitapla, üretimci tarafından kitabın %99 birebiri olduğu söylenen senaryonun uzaktan yakından alakası bulunmamaktadır. Bu minvalde kitap sırf çekilen sinemaya göstermelik bir destek olarak kullanılmaktadır.
Bu hadise ile ilgili olarak;
1 İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinde açılmış sinemada kullanılacak yapıtlarla ilgili dava,
2- İstanbul 43. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olan kişilik haklarının ihlaline ait dava,
3- Sinemaya destek teşkil ettiği söylenen Erol Parlak tarafından alınmış dokümanların, 4. evre kanser hastası olan ve ağır ilaçlar kullanan, 40 kiloya kadar düşmüş, 74 yaşındaki Neşet Ertaş’tan son defa hastaneye kaldırılmasından 6 gün ve vefatından 22 gün evvel, meskeninde hekim raporu dahi olmaksızın alınmış olması nedeniyle iptali talebiyle açılmış olan dava, bulunmakta olup, bu üç dava da derdesttir, hala devam etmektedir. Kelam konusu davalardan birinin duruşması 8 Aralık 2022 tarihindedir. Üç davada da sinemanın gösterime girmemesine yönelik önlem talep edilmiştir.
Yapımcı Mustafa Uslu’nun gayesi ise davalar devam ederken sineması vizyona sokup davaları ve hukuku etkisiz hale getirmektir.
Yapımcı, daha önce yaptığı sinemalarda de emsal süreçler yaşanmıştır. Örneğin “Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu” sineması şimdi davanın devam ettiği sırada gösterime sokulmuştur. Sinemanın yayınlanması üzerinden çok vakit geçmiş olmasına karşın bu dava tazminat davasına dönüşmüş olarak devam etmektedir. Yaptığı her biyografik sinemada kamuoyuna da yansıyan benzeri türel süreçler yaşayan Uslu’nun burada da hukuku hiçe saydığına şahit olmaktayız.
Durum özetle budur. Türk adaletinin bu “ben yaptım oldu” anlayışına geçit vermeyeceği inancındayız. Kamuoyunun bilgi ve takdirlerine sunarız. Saygılarımızla…
Neşet Ertaş Ailesi
Adına Av. Uğur Çapkın